Canlıların beslenmek, uyumak gibi temel, zorunlu ve rutin ihtiyaçları vardır. Zira yaşamak ve hareket etmek için enerji olmalıdır. Sadece canlılar değil, evrendeki her şey enerjiyle varlığını sürdürür. Makineleşen dünya bile bu böyledir. Teknolojik ürünler de depolanan enerji miktarlarınca işleyebilir, hayatta kalabilir: Cep telefonumuz, portatif müzik çalarlarımız, dizüstü bilgisayarlarımız…
Bizim hayatımız da o makineler gibi şarj-deşarj sirkülasyonuna bağlıdır. Bedenimizin kullanacağı enerjiyi besin ve uykuyla sağlarız elbette.
Basit bir cep telefonu ise şarj edilmemişse, doğal olarak fonksiyonunu da yerine getiremez. Bu durumda evrendeki garip nesnelerden biri haline geliverir. O anda işlevini düşünmeden baktığınızda fark edersiniz ki çoğu teknolojik aygıt gibi o da estetikten yoksundur.
Tıpkı o telefon gibi bizim de şarj olmaya ihtiyacımız var. Bu şarj yaşamda kalmak için biyolojik ihtiyaç değildir, çünkü yaşamın bazı anlarında, yollarda trafik de , işyerimizde ruhsal enerjimiz tükenir. Bir babanın yoğun bir iş gününden sonra trafikte deşarj olup, eve vardığında çocuğunu kucaklamasıyla şarj olması gibi… Okulda uzun ders saatleri, sınavlar, kurallar derken bitmeye başladığımızı hissederiz. Okul çıkışı evdeki ailemizdir bizi dolduran, Sevgilinin omzunda kısa bir an, şarj olmayı sağlayacaktır. Bir evladın ailesinden, aşığın sevgilisinden, inançlının ibadetinden aldığı ruhani güçle dolması da böyledir.
Eğer etrafınızda şarj olabilecek kimse veya şeyler olmadığını yavaş yavaş deşarj olmaya başlarsınız, Büyük şehirlerde gün içerisinde yaşananların bir çoğu azar azar enerjimizi alır, şayet yakın bir zamanda ve yerde kendinizi şarj edemezsek, bütün işlevimizden yoksun hale gelmiş ve sağlıksız çalışmaya , düşünmeye başlarız, Her telefonun bir bataryası, bir şarj aleti vardır. Üretici firmalar kullanım kitapçıklarına bunlardan, ne işe yaradıklarından, nasıl kullanılmaları gerektiğinden söz eder. Sizlerin kitapçığı da her birimizin zamansal olarak ruhunda, kalplerinde yazılıdır.
Sizleri de şarj eden yerler, insanlar, alanlar vardır. Önemli olan bunları bulup, onlarla bağı koparmamaktır.
Şarjınızın hiç bitmemesi dileğiyle.
İnsanın bütün varlıklara ve ekolojik bütüne saygı duyduğu; her türlü kültürel etkinlikleri yaygınlaştırmayı yaşamın her evresini benimsediği, var oluşunun temel değerlerimiz üzerindeki etkisini bilerek yaşadığı ve sonucunda, doğal, kültürel ve yaşanabilir bir yaşam tarzını benimsediği bir dünyaya ulaşmak.
Hakkımda
- Turan Çetin
- 2001 yılında Gaziantep üniversitesinde doğa konusunda eğitimleri başladı. Üniversite bünyesinde ilk defa Gaziantep Üniversitesi Çevre Topluluğunu kurdu. Topluluk bünyesinde Türkiye’nin birçok yerinde doğayla ilgili eğitim çalışmalarına katıldı. Gaziantep genelinde doğa koruma projelerini gerçekleştirdi.Kuş gözlem topluğunun temellerini atılmasında yardımcı oldu. İki yıl kadar Başkan yardımcılığı görevinde bulundu. Doğaya ve tabiata daha yakın olmak ve tanımak amacıyla Türkiye Dağcılık Federasyondan bir dizi eğitimler alarak, konusunda eğitmenlikler görevinde bulundu, halende lisanslı olarak faaliyetlere katılmakta ve görev almakta. Üniversite bünyesinde 1 yıl yamaç paraşütü eğitimi aldı, 2002 yılında Türk Hava Kurumu Eskişehir İNÖNÜ paraşüt okulundan T-10B Paraşüt sertifikası aldı. Bazı aralıklı zamanlarda Atlas dergisinde staj niteliğinde bulunup, Yeşil Atlas sayfası için çalışmalarda bulundu. Üniversite yıllarında Fotoğrafçılık’ da Siyah- Beyaz TAB eğitimi alarak, üniversite bünyesinde sergilere katıldı. Doğa Fotoğrafçılığıyla uğraşmaya devam ediyor. Doğa koruma çalışmalarına aktif olarak Doğa Derneğinde ve Doğa Kültür ve Yaşam Derneğinde sürdürüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder